bir baba kızını neden sevmez

Yorum: Bir anne kızını niye sevmez. Bu durumu babanla belki istisare etmelisin. Veya sevdigin bir aile büyün ile, annen ile konusmalilar. Hatta piskolojikmen yardim alabilirsin, neler yapman gerektiginde yardımcı olacaklardir. Malesef kimi zaman annelerimiz veya babalarimiz imtihanimiz olabiliyor. ArkaSokaklar'ın bütün bölümlerini bu linkten izleyebilirsiniz:https://goo.gl/JLDQAgArka Sokaklar yapımcılığını duayen sinemacı Türker İnanoğlu'nun Yürüyüşü babasının yürüyüşüne çok benzerdi. Hz. Peygamber, kızını yanına oturttu ve onunla özel olarak bir şeyler konuştu. Bu konuşmadan sonra Fâtıma ağladı. Sonra tekrar yanına çağırdı ve yine ona özel olarak bir şeyler söyledi. Bu sefer Fâtıma, güldü. Ben, hayatımda gülmenin ve ağlamanın birbirine bu İkikızından sadece birine sürekli iltifat edip cevap alamayınca neden bana küssün sinirlisin gibi sorular sorar ama bu sadece bir kızına yapar karısına yada öbür çocuğuna yapmaz sizce bu kızın yanlış düşünebileceği bir durum olabilir mi ve o kızın bu durumdan rahatsız olması her gün aynı şeyi yaşamak istememesi ilerde başına kötü şeyler geleceğini Duygularıifade etme becerisi, sinirsel aktivite ve karakterin türünde yatmaktadır. Yaşam tarzı bir etkiye sahiptir. Bir annenin çocuğunu sevmemesi inanılmaz görünüyor, ancak bu olabilir bazı sebepler: gebelik istenmeyen, tecavüzden sonra meydana geldi; anne duyguları görünmedi; Meilleur Site De Rencontre Femme De L Est. “BABA MESELELERİ” NE ANLAMA GELİR?Bazı kadınların “Neden ben mutlu bir ilişki yürütemiyorum?” sorusunun farklı yanıtları olabilir ama bu durumdaki pek çok kadının ortak bir nedeni vardır “Baba meseleleri”. Bu sorunun somut bir bilimsel tanımı yoktur, ancak bir kadının erkeklerle olan yakınlık sorunları ile babasıyla ilişkisi arasında sıkı bir bağlantı vardır. Psikolojide “baba meseleleri” daddy issues olarak adlandırılan bu durum, “baba kompleksi” olarak da tanımlanır. İlk olarak Freud'un ileri sürdüğü, daha sonra Carl Jung tarafından ele alınan baba kompleksi, bireyin babasıyla olan zayıf ilişkisinden kaynaklanan nevrozları tanımlar. Freud’un psikanalitik teorisinde erkek çocuğun anneye hayran olması ve babasını rakip olarak görmesi şeklinde özetlenebilecek Oedipus kompleksinin kız çocuktaki görünümü, yani babaya hayran olup anneyi rakip olarak görmesini de Jung, Electra kompleksi olarak adlandırır. Baba meseleleri, hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilir ancak kişisel ilişkiler bağlamında, genellikle çocukluk döneminde babalarıyla sağlıksız ilişkileri olan, sevgiye, korunmaya ve onaya sürekli ihtiyaç duyan ama bir yandan da asi olan kadınların yaşlı erkekleri tercih etmelerini anlatan popüler bir ÇOCUKLUKTA BABASIYLA İLİŞKİSİ YETİŞKİNLİKTE PARTNER SEÇİMİNİ ETKİLERHer kız çocuğunun 3 babası vardır; “biyolojik baba”, biyolojik babada olmayan ama olması istenen özelliklerin yüklediği “fantezik baba”, güç ve kudreti temsil eden “sembolik baba”. Çocukken hepimiz güçsüz ve korunmaya muhtacızdır. Dünya tehlikelerle doludur ve bizi her şeyi bilen ve yapabilen güçteki fantezik ve sembolik babamız tehlikelerden ve tüm olumsuzluklardan korur. Her kız çocuğunun hayalinde babası gibi biriyle evlenmek vardır. Tanıdığı ilk erkek olan babasını idealize eder ve tüm erkeklerin babası gibi olacağını düşünerek büyür. Yetişkin olduğunda da her erkekte idealize ettiği babaya göre bir eksiklik bulup ilişkiyi koparır ve bir türlü aradığım gibi bir erkek hayatıma girmiyor diye düşünür. Tüm bunlar bilinçdışında gerçekleşir ve bir kadın, babasının idealleştirilmiş fantezisinden kurtulmadan sağlıklı bir ilişki kurması pek mümkün değildir. Bu durumdaki kadınların çocukken babalarıyla kurdukları güvenli bağ onları hayatta güçlü ve başarılı bireyler haline getirir ama bu bağ sağlıklı kurulamadığında ve güvenli bağlanma gerçekleşmediğinde idealize ettikleri fantezik babaları veya sembolik babaları gibi güçlü ve kudretli bir erkek aramaları nedeniyle ilişkilerinde mutlu olamazlar. Öte yandan da böyle bir babaya sahip olmayan kadınların baba özlemi ve korunup gözetilme ihtiyacı onları küçük bir kız çocuğu gibi davranmaya da yönlendirir. Sorumluluk alan, onun adına kararlar veren, sert ve kesin olan, sorunlarını ortadan kaldıran, onu inciten herkese kızan, onu koruyan, onunla gurur duyan ve onu olduğu gibi seven bir babası olmamış bir kadın böyle bir eşi olsun ister. Ancak sonradan bu rolü üstelenecek hiç kimsenin gücü bu özlemi dindirmeye yetmez. Çünkü yetişkin ilişkilerinde çocukluk yaşantımızın hayal kırıklıklarını ve travmatik yönlerini tekrarlama eğilimimiz vardır. Duygusal ve/veya fiziksel olarak yetersiz babalık görmüş kadınlar ya bu boşluğu dolduracak bir baba figürü olarak yine babaları gibi hayal kırıklığına uğratacak bir partner seçerler ya da ilişki dinamiklerini bu kişinin onları hayal kırıklığına uğratacağı şekilde yönlendirirler. Bu duruma “geçmişin kendini tekrar etme zorlantısı” denir ve bu bir tür lanetli “yazgı” gibi kişinin yakasını bırakmaz ve geçmiş defalarca yeniden sahnelenir, zaman, mekân ve oyuncular değişse bile roller ve tema aynı MESELELERİ ÇİFT İLİŞKİLERİNDE SORUN ÇIKARIRYaşamın başlangıcından itibaren bize iyi olduğumuzu ve sevildiğimizi hissettiren ebeveynlerimize ihtiyacımız vardır. Bu ebeveynlik görevinin ihmal edilmesi durumunda çeşitli ruhsal hasarlar alarak büyürüz. Hasar, iç sesimizin kendimizin iyi olmadığını, değerli olmadığını ve sevilmeye layık olmadığını söylemesiyle başlar ve bu da özgüvenimize karşı ilk kritik saldırı olur. Yetişkinlikteki davranışlarımızın tohumları olan çocukluk deneyimlerimizin birincil kaynakları olan ebeveynlerimizle olan ilişkilerimizi farkında olmadan genelleştiririz ve buna uygun geliştirdiğimiz davranış kalıplarını yaşamımız boyunca tekrarlar dururuz. Çünkü insanın hayatında 3 temel nesne yani “orijinal önemli ötekiler” vardır; anne, baba ve kardeşler. Aslında şimdi ve burada hayatımızda olan “kopya önemli ötekiler” bu temel nesnelerin bir türevidir, kopyalarıdır. Dolayısıyla babası tarafından görmezden gelinen, reddedilen, terk edilen, istismar edilen veya sevilmeyen bir kız çocuğu yaşamının geri kalanında yoksun bırakıldığı ihtiyaçlarını giderecek bir baba figürü arayışı içine girer. Ancak babanın sevgisini telafi etmek için başka bir erkeğin sevgisini kazanmaya çalışma arzusu ile erkeklere güvenilmeyeceğine dair içsel inancı sürekli bir çatışma yaratarak duygu ve davranışlarını olumsuz bir şekilde yönlendirir. Bunun sonucunda ortaya çıkan durum ise ruhsal karmaşa, kötü ilişkiler ve hayal kırıklığı MESELELERİ OLAN KADINLARIN GENEL ÖZELLİKLERİBabalarının yarattığı duygusal eksikliği telafi etmek isteyen kadınlar genellikle iki aşırı uçta davranırlar; ya bir erkeğe bağımlı hale gelme veya tam tersine, kendilerine bağımlı olacak erkeklerle birlikte olma ya da yakın ilişkilerden kaçma, evlilik korkusu veya günübirlik ilişkiler yaşama eğiliminde olurlar. Baba meseleleri olan kadınların ortak özelliklerini şöyledir1. Yaşlı erkekleri tercih baba figürüne uygun olarak hayatlarındaki boşluğu doldurabilecek, güven ve onaylanma ihtiyacını karşılayacak, maddi durumu iyi, kendinden emin yaşlı erkeklerle ilişki kurarlar. Ancak bir baba-kız ilişkisinde olduğu gibi, bu eşleşme bir güç dengesizliği Aşırı yapışkan nedeni doyurulmamış ilgili ve sevgi ihtiyaçlarıdır. Her anlarını partnerleriyle geçirmeye çalışırlar, birlikteyken de küçük bir kız çocuğu gibi sürekli dokunarak, öperek, sarılarak bunaltırcasına yakınlık isterler. Ancak fazla samimiyet tez ayrılık getirir riski ile karşı karşıya Çok kıskançtırlar, paylaşmayı edilme korkusu nedeniyle partnerlerinin sevgisinden şüphe ederler ve aldatılma ihtimalini düşünerek onu sürekli kontrol altında tutarlar ve bir detektif gibi takip ederler. Ancak partnerlerini fazlasıyla sıkboğaz ettikleri için, kendini doğuran kehanet gibi korktuklarını başlarına getirirler ve partnerleri tarafından aldatılırlar ya da terk Sürekli dikkat çekmek ve göz önünde olmak görme ve erkeklerin dikkatini çekme konusundaki doymak bilmez arzuları nedeniyle genellikle tercih edilen kişi olmayı isterler. Ama bu istek zamanla bir talebe ve zorlamaya dönüşür. Bebeksi konuşma ve tavırlarıyla ya da kaprisleriyle ilgi odağı olmaya Seks konusunda erkekleri kendilerine bağlanma yolu olarak Evli, yani bir başka kadına ait olan erkekleri çekici çocukken baba sevgisinden, ilgisinden ve şefkatinden yoksun kalmışlardır, sanki babalarını annelerine kaptırmış gibi hissederler. Babalarının yerini doldurmak amacıyla evli, orta yaşlı ve yaşlı erkeklerde hep babalarını ararlar, onları babalarıyla kıyaslarlar veya en acısı da kendi aşk duygularının gerçek ve samimi olduğunu düşünürler ve öteki kadınla açık veya gizli rekabet MESELELERİ ÇÖZÜMSÜZ DEĞİLDİRBaba meseleleri kadınlar için iki yönlü yol gibidir ya kötü ilişkilerle hüsrana uğrama yönünde devam ederler ya da kendilerini korumak için yakın ilişkilerden uzaklaşacakları yöne giderler. Asıl mesele gittikleri bu yolun farkında olmamaları ve diğer yolları görememeleridir. Duygularının ve davranışlarının temel nedenini anlamalarına yardımcı olacak bir psikoterapi süreci, geçmiş deneyimlerinin mevcut düşünce kalıpları üzerindeki etkilerini değiştirmeye yardımcı olabilir ve mutlu ilişkiler kurmalarının önündeki engel olan baba meselelerini çözmelerini sağlayabilir. Psikoterapinin vereceği farkındalık ve içgörü ruha şifa verir, kişi seçimlerini daha doğru yapmayı öğrenir, geçmişini bilinçsizce tekrar etmeye son verebilir, kendisinin ve partnerinin bir “kopya nesne” değil “orijinal özne” olduğu sağlıklı ve mutlu bir ilişki KEÇE Haberler > Bir Baba Kız İlişkisinde Babanın Mutlaka Dikkat Etmesi Gereken 15 Şey - 1609 - 1919 Bir kız babası olarak böyle bir içeriği hazırlamak sanırım bana düşerdi. Baba-kız ilişkisinin ne kadar özel bir ilişki olduğunu açıklamama gerek yok sanırım. Bu ilişkinin hep böyle devam etmesi sizin elinizde. Baba kız ilişkinizde şunlara mutlaka yer verin, pişman olmanız mümkün değil. 1. Elbette ki o sizin prensesiniz, ama unutmayın böyle devam etmesi için çaba sarf etmeniz gerekecek. 2. Kız çocuğu bebekle, beşikle oynar algınızı yıkın, onun ilgi alanını çerçevelemeye çalışmayın, sadece yol gösterici olun. 3. Ona duyarlı tarafınızı göstermekten asla çekinmeyin, kendi duygusal yanını keşfettikçe, kendini zayıf hissetmeyecektir. 4. Sadece sizin baba-kız ilişkinize özel şakalarınız, takılmalarınız olsun, emin olun ömür boyu bunları unutmayacaktır. 5. Korkularının üzerine gitmesini, korktuğu şeylerden kaçmamasını öğretin, daima arkasında olduğunuzu hissettirin. 6. Ona verdiğiniz sözleri mutlaka tutun, kalp kırıklıklarını onun değerini bilmeyenler yüzünden yaşasın. 7. Yeteneklerini fark etmesini sağlayın. 8. Kızlar bunu yapmaz, bu kıza yakışmaz demeden sevdiği her şeyi anlamaya çalışın. 9. Oğlunuza söylemeyi aklınızdan dahi geçirmediğiniz bir şeyi kızınıza da söylemeyin. 10. Size bir sorununu anlatmak istediğinde başınızdan savmayın veya "annene git" demeyin, tabii bir daha gelmesini istiyorsanız. 11. Bu onunla her konuyu rahatça konuşacağınız anlamına gelmiyor, bırakın cinselliği, erkekleri daha iyi bilen birileriyle konuşsun, ama ona bunlardan utanmaması gerektiğini söyleyebilirsiniz. 12. Kendisini ilgilendiren kararları sadece kendisinin verebileceğini ilk andan itibaren öğretin. 13. Ona ve annesine iltifat etme fırsatlarını asla kaçırmayın. 14. Onu sevdiğinizi söylemekten asla çekinmeyin. 15. Onu asla yaptığınız işlerin dışında bırakmayın, "bu erkek işi" diye dışlamayın, bırakın denesin ve yapsın. Bonus - Onun yanında diğer kadınların vücudu hakkında eleştirel veya arzular şekilde konuşmayın, kendiyle özdeşleştirmesi ihtimal dahilindedir. Hepimiz hayatımızı birleştireceğimiz eşi seçerken, çocukluğumuzun baba modelinden izler arıyoruz farkında olmadan…Damat kayınpeder toprağından olur” diyenler dışarıya kız vermemeye mi çalışıyorlardı yoksa insan psikolojisi hakkında bir fikirleri mi vardı bilinmez ama biz kadınların eş seçerken babalarımızı rol model aldığımız bir gerçek… Üstelik bu seçimde her zaman olumlu özellikler yönlendirici olmuyor, bazı kadınlar babalarının olumsuz yönlerini taşıyan erkeklerle bir yaşam sürdürmeyi tercih edebiliyor. Ancak bu durumun ne bir kitabı var ne de madde madde koşulları… Bu örnekler, içinde insan barındırıyor olması nedeniyle, kişilik yapısı, yaşanan çevre, anne-babanın ve onların ailelerinin tutumlarından etkilenerek şekilleniyor. Tek bir gerçek var ki; kızlar, Asla babama benzeyen bir adamla evlenmezdim’ deseler dahi hayatlarının ilk erkeği olan babalarını bu seçimin dışında bırakamıyor. Psikolog Serap Duygulu, eş seçiminde baba faktörünün ne kadar etkili olduğunu çocuğun hayata gözlerini açtığında ilk gördüğü erkek babasıdır. Baba-kızın birbirine duyduğu aşk, karşı cinsler arasındaki aşktan cinsellik boyutunu çıkardığınızda geriye kalan aşktır. Ergenliğe doğru bu aşk gerilemiş gibi görünür ama hep vardır ve hiç eş seçiminde, birlikte yaşadıkları baba modelinin etkisi oluyor mu?Psikolojide “anne yoksunluğu” olarak adlandırılan sendrom çok daha fazla ön plana çıkıyor ve babanın çocuk üzerindeki etkisinin o kadar da önemli bir faktör olmadığı düşünülüyor. Oysa babalar, özellikle kız çocuklar için ilk aşktır, gizli kahramandır. Kız çocuğun hayata gözlerini açtığında ilk gördüğü erkek babasıdır. Baba-kızın birbirine duyduğu aşk, karşı cinsler arasındaki aşktan cinsellik boyutunu çıkardığınızda geriye kalan aşktır. Ergenliğe doğru bu aşk gerilemiş gibi görünür ama hep vardır ve hiç geçmez. Bu ilişkinin, kız çocuğun ileriki yaşantısındaki etkileri de çok fazladır. Kız çocuklar, ileride eş seçerken ya baba figürünün aynısını ya da tam tersini seçiyor. Örneğin baba alkolikse ya da şiddet eğilimli ise kız çocuk, ya benzer bir erkekle beraber oluyor ya da tamamen sakin, munis bir erkekle evlenebiliyor. Eğer kız çocuk özgüvenini kaybetmiş, bağımlı kişilik özelliği geliştirmişse babasının aynı özelliklerini taşıyan bir erkekle beraber olma ihtimali artıyor. Erkek çocuklar için de aynı durumu anneleri ile ilişkileri açısından söz konusu oluyor. Ağırlıklı olarak aynı figürü seçiyoruz çünkü hepimiz doğal olarak annebabamıza hayran oluyoruz.Babamı asla rol model almam’ diyenler yanılıyor mu?Rol model almam’ demek bile, Babamı rol model olarak alıyorum ve onun tam tersi özelliklere sahip bir insan seçeceğim’ demek anlamına geliyor. Oysa insanın gönlünün nereye konacağı da önceden bu kadar net olarak belli olmuyor. Hiçbir baba ne tamamen iyidir ne de tamamen kötüdür. Alkolik bir baba, diğer yandan çocuklarına karşı çok şefkatli bir baba olabilir. Babamızın şefkat özelliğini de mi rol model almayacağız? Bilinçaltımız ister istemez benzer özellikleri algıladığı için eşimizle babamızın bazı özellikleri mutlaka benziyor olacak… Kişiliği olmazsa konuşma tarzı, belki memleketi, belki mesleği…Peki babasız büyüyen kızlar?Son yıllarda seminer verdiğimiz okullarda veli profilini de tanımaya çalışıyoruz ve görüyoruz ki sınıflarda sadece annesi ya da sadece babası ile yaşayan çok fazla çocuk bulunuyor. Birçok kadın danışanımız da bize “Babasının boşluğunu nasıl dolduracağım?” sorusu ile geliyor. Bu gerçekten çok önemli bir sorun çünkü anne, babanın yerini dolduramıyor. Bu boşluğu dolduracak ağabey, amca, dayı, arkadaş, öğretmen gibi bir figürün mutlaka bulunmasını istiyoruz. Bu kişi annenin hayatındaki yeni bir insan da olabiliyor. Bazı durumlarda bu figür bulunamıyor ve o zaman babanın eksikliğinin etkilerini kız çocuk üzerinde çok belirgin şekilde eksiklik kendini nasıl gösteriyor?Böyle bir ortamda büyüyen kız çocuklarında iki net karakter görüyoruz. Bu çocuk ileride sosyal ilişkilerinde içine çok kapanık, güvensiz, özellikle erkeklerle bir aradayken elini ayağını nereye koyacağını bilemez halde ve erkeklere karşı da güvensiz olabiliyor. Çünkü babanın olmadığı yerde annenin olumsuz bir etkisi oluyor; erkeklere dikkat et, aman kimseye güvenme gibi telkinlerle muhafazakar, içe kapanık kız çocukları yetiştiriliyor. Bazen de tam tersi olarak çok atak, girişken ve erkek arkadaşları ile olan ilişkilerini kız arkadaşla olan ilişkilerinden ayırt edemeyen bir durumda olabiliyor. Bu çocuğun kafasında erkek ilişkisi konumlanmamış olduğu için durması gereken yeri bilmiyor, ne yazık ki bazen karşı cins tarafından hareketleri farklı algılanabiliyor. Bu kadınlar ileride evlenip çocuk sahibi olduklarında da çocuğun babası ile olan ilişkisini düzenlerken de sorun yaşıyorlar çünkü babayı nerede devreye sokmaları gerektiğini, nerede müdahale edilmesi gerektiğini ilişki şekli de kız çocuğun ilerideki ilişkisinde belirleyici oluyor mu?Kız çocuk evlenirken kafasındaki ilişki kavramını, aslında anne-babasının yaşadığı ilişki oluşturuyor. Seçtiği erkek bu modele uymuyorsa çatışmalar olabiliyor. Erkek çok iyi bir eş olabilir ama kadın eşini, babasının annesine davrandığı ilişki formatı içine sığdıramıyorsa sorunlar ile ilişkisi sağlıklı olmayan bir kız çocuk, ileride mutsuz beraberlikler yaşamaya mahkum mudur?Burada annenin etkisi de önem taşıyor. Sağlıksız bir baba-kız ilişkisinde kız çocuk, baskın bir baba profilinin altında ezilmişse, kendine güvensiz ise ve bunu onaylayan bir anne de varsa ileriki yıllarda çok güvensiz ve içine kapanık oluyor. Ancak kızını korumaya çalışan, onu sosyal hayata iten, Ben çektim o çekmesin’ diyerek destekleyen bir anne profili varsa kız çocuk çok sağlıklı ilişkiler de kurabiliyor. Böyle bir aileden çıkıp da nasıl böyle güzel bir evlilik sürdürebiliyor’ diye şaşırdığımız insanlar çevremizde mutlaka vardır. Burada, çocuğun kendine olan güveni ve yetiştiği ortam da etkili olmakla beraber, Babam anneme kötü davranıyordu. Ben eşime böyle yapmayacağım, bana öyle davranılmasına izin vermeyeceğim” diye düşünmesinin etkisi de bulunuyor. Örneğin alkolik babaların erkek çocukları da ya doğrudan babalarının yolunu seçiyorlar ya da kesinlikle babası gibi olmamaya karar verip sağlıklı evlilikler fiziki özelliklerini de arıyor muyuz?Tabii ki… Erkekler için de kızlar için de bu geçerli. Kişisel olarak benzetemese de fiziki bir yön mutlaka babaya benzeyebiliyor. Eş seçerken kişi bunun farkında olmuyor ama ilerleyen yıllarda bu izleri mutlaka görüyorsunuz. Bütün kadınlar kendilerine Babamın hangi özelliğini eşimde görüyorum?’ diye sorarlarsa mutlaka fiziki ya da kişisel bir benzerlik olduğunu görecekler. Üstelik bunların hepsinin de olumlu özellikler olması gerekmiyor. Babası alkolik olan bir kadın içki içen bir adamdan kaçıp uzaklaşabilirken, aynı durumda bir başka kadın Babam kadar içmiyor, bir şey olmaz’ diye düşünüp alkolün ardından kaybolmuş bir evlilik yaşayabiliyor. Yani kadın, baba figürünün ya aynısını ya da tersini seçiyor, ortası pek çocuk evlenirken kafasındaki ilişki kavramını, aslında anne-babasının yaşadığı ilişki oluşturuyor. Seçtiği erkek bu modele uymuyorsa çatışmalar olabiliyor. Erkek çok iyi bir eş olabilir ama kadın eşini, babasının annesine davrandığı ilişki formatı içine sığdıramıyorsa sorunlar rolü gittikçe değişiyorBaba ile çocuklar artık araya anneyi koymadan, yüz yüze doğrudan iletişim kuruyor. Babalar çocuklarının altını değiştiriyor, onların ihtiyaçlarını gideriyor. Günümüzün babaları da kendileriyle doğrudan ilgilenmeyen bir baba profilinden kurtulup Ben çocuğumla daha çok ilgileneceğim’ diyen bir baba profiline doğru yön değiştiriyor. Bu iyi bir gelişme… Ancak burada da çizgiyi aşmamak ve babanın otoriter konumunu korumaya devam etmek gerekiyor. Günümüzde çocuklar hep talep ediyor ve annebabalar onlarla mücadele etmeye çalışıyor. Annenin hayır dediğine baba evet diyor, babanın hayır dediğine anne evet diyor. Bu durum anne-babanın birbiri ile olan ilişkisini de yıpratıyor. Oysa bazı alanları baba için bırakmak, Baban izin vermiyor’ diyebilmek annelerin de işini kolaylaştırıyor. Sağlam duran bir baba profili çocuğun geleceği için de olumlu etki oluşturuyor, gelecekte kuracağı ilişkileri belirliyor. Aynı zamanda çocuklar beklemeyi, sabretmeyi ve hayatta her istediklerini hemen alamayacaklarını Çetinkaya/ Formsante Başınız sağ olsun. Allah sabır versin...- Teşekkür kaybedeli kaç gün oldu?- Ayın 28’inde toprağa verdik. Gün saymıyorum, tanımlanabilir bu acı?- Tanımlanamaz! Hiçbir şeye benzemiyor. Düşmanıma vermesin Allah böyle bir acı. Her şeyimi kaybetmiş gibi hissediyorum. Bu dünyada bana ait hiçbir şey kalmamış gibi. Havada, boşlukta asılı gibiyim. İçim bomboş. Ben de öldüm, benim için ölen kızımla birlikte. Nefesim bitsin diye bekliyorum. Ama maalesef hâlâ nefes alıyorum. Şu anda beni hayatta tutan tek şey, bunu yapan caninin -lütfen “eşiniz” ya da “kızınızın babası” demeyin- hak ettiği en ağır cezayı alması! Hiçbir şey kızımı geri getiremez, hiçbir şey yanan yüreğimi soğutamaz. Ama emsal bir ceza alsın istiyorum. Çünkü bir baba bunu yapmaz! AğlıyorÇok çok haklısınız...- Biyolojik olarak can vermiş olabilir ama ben ona “baba” demem. “İnsan” demem. Böyle bir insan olamaz! Düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum. Bir hayvan bile yavrusuna daha iyi sahip çıkıyor. Öldürdü ya, gül gibi kızı hayattan sildi! Toprağın altında benim kızım. Ben hâkimin “İki kere ağırlaştırılmış müebbet!” deyip o tokmağı vurduğunu duymak istiyorum. O tokmağın sesini, adaletin sesini duymak istiyorum. Şu an beni ayakta tutan tek şey bu. Bir de kızımın adını yaşatmak için yapılabilecek şeyler... Onun dışında benim için hayat bitti!BOŞANMA DAVASI AÇMAM İÇİN KIZIM ISRAR ETTİBazı sabahlar uyandığınızda hâlâ yaşıyor gibi geliyor mu?- Evet. Şu an mesela, sanki kapıdan giriverecekmiş gibi hissediyorum. Hâlâ benim yanımda o. Hiç gitmemiş bir ilişkiniz vardı?- Çok yakın bir anne-kızdık. Her şeyimizi bilirdik. Dert ortağıydık birbirimizin. Hem arkadaştık hem anne-kız. Doktor olmasından kaynaklanan bir olgunluğu da vardı. Halden anlardı. Müthiş şefkatliydi. Herkesin yardımına koşardı. Kadınların güçlü ve dik durmasını isteyen bir kadındı. Benim de dik durmamı, 36 yıl bana eziyet eden bir adamdan kurtulmamı istedi. Boşanma davası açmam için ısrar eden oydu. “Anne ayrıl artık babamdan. Sana saygım kalmayacak yoksa!” dedi. Gülnur benim hayatta tutunduğum daldı. Dalım kırıldı. Yavrum daha yeni doktor olmuştu, yaşayacak güzel bir hayatı vardı. Daha yuva kuracaktı, çocukları olacak, insanlara faydalı olacaktı. AğlıyorPeki nasıl açıklanabilir böyle bir şey? Bir baba evladına nasıl kıyabilir? Ben anlayamıyorum...- Ben de anlayamıyorum! Kimse anlayamıyor. Çünkü anlaşılabilecek bir şey değil. Herhalde karşıdakinin insan’ olmamasından kaynaklanan bir şey. Çünkü bu vahşet, insan sıfatına yakışmıyor. Ben zaten yıllardır, “Bu şeytanın ta kendisi” diyordum, “Şeytanın insan siluetindeki hali.” Beni de çocuklarımı da gerçekten sevdiğine hiçbir zaman inanmadım. Bunu yakın çevreme de her fırsatta söyledim. “Hadi canım, insan öz evladını sevmez mi!” dediler. “Gerçekten sevmiyor. İçinde sevginin kırıntısı bile yok. Ve çok tehlikeli!” dedim durdum. Ama kimse yeteri kadar ciddiye almadı sizinle onun arasında. Çocuğu öldürmek ne? - Belki de bana çektirebileceği en büyük acıyı düşündü de böyle yaptı. Ayşe Hanım, 36 yıl boyunca ne eziyetler çektik hepimiz, bir bilseniz... İblis diyorum, daha ne diyeyim? Bu korkunç olayın sebebini anlayabilen varsa bana da anlatsın. Ben yavrumu kaybettim. Gömdüm onu ya... Pırıl pırıl bir çocuktu, şimdi toprak CEVİZDİ, BABASI FAZLA BULAŞMAZDIÇocuklara da şiddet uyguluyor muydu?- Ağlıyor Evet. Hep. Oğlumu, tıp fakültesinde okurken öldüresiye dövdü. Bana da çok şiddet uyguladı. Ölesiye dövmezse onun literatüründe bu şiddet değildi. Anlatabiliyor muyum? Ama Gülnur kesinlikle babasını o noktaya getirmezdi. Hep idare ederdi. Onun kızdığı şeyleri bilir ve yapmazdı. Ortaokulda filandı, biz dubleks bir evde oturuyorduk. Gülnur merdivenden çıkıyordu, “Çabuk buraya gel!” dedi, “Yoksa senin kemiklerini kırarım!” “Keşke kırsan baba!” dedi. “Hastaneye gider, bir hafta yatarım. En azından huzurlu bir ortamda. Senden uzakta!” Ama bunları hep tatlı tatlı söylerdi. Çetin cevizdi. Güçlü bir kızdı. Babası da o yüzden ona çok KIYACAĞI AKLIMA GELMEDİPeki iki kardeşin arası nasıldı?- Başta iki kardeş birbirine çok düşkündü. Ama sonra bu iblis onların arasını da yani?- İki çocuğumu birbirine düşürdü. İkisine de farklı şeyler anlattı. Ben bir araya getirmeye uğraştıkça, onların birbirinden uzaklaşmalarına yol açtı. Oğlum da doktor. Hatay’da yaşıyor. İki kardeş birbiriyle konuşmaz hale gelmişlerdi. Sebebi bu adam. Ama onunla yaşamadan, onu anlayamazsınız. Eminim mantığınız bu sarf ettiğim cümleleri bir yere hâlâ aklım insanın evladını öldürmesini almıyor! Şu hikâyeyi en başından anlatır mısınız? Bu adamla nasıl tanıştınız?- Ben ortaokula gidiyordum. Görücü usulüyle evlendirdiler. Onu sevmiş, bulmuş değilim yani... İzmir, Narlıdereliyim. Ailem varlıklı sayılır. Bu adamın parası filan da yoktu ama eğitimli diye verdiler beni, mühendis. Annem okurum, üniversiteye giderim, sonra da ondan uzağa düşerim diye aklınca bana iyilik yapmak istedi. Beni kendi yanında tutmak için bu adama yaşındaydınız?- 13’ken nişanlandık, 15’ken evlendirildim. Oğlumu 17 yaşında, kızımı 21 yaşında kucağıma aldım. Tam 36 yıl bu adamı çektim. İşkence gibiydi. Her bir haltı yaptı bana. Sürekli kavga, sürekli darp, tehdit. “Ayrılmaya kalkarsan seni öldürürüm, çocukları da öldürürüm!” ihtimal verdiniz mi peki?- Beni öldürür sanıyordum. Kızıma kıyacağı aklıma bile gelmedi. Artık sonunda olaylar öyle bir hale geldi ki, kızım “Anne kurtul şu adamdan! Sana bir şey yapamaz. Ben varım. Aç davayı. İzini de kaybettir. Benim dışımda kimse bilmesin nerede olduğunu. Abime bile söyleme. Ulaşamasın sana. Telefonunu da değiştir. Sana söz veriyorum, hiçbir şey yapamayacak. Ben müsaade etmeyeceğim. Ama kurtulmazsan benim sana saygım kalmayacak!” dedi. Yıllarca “Beni vurur, çocuklarım ortada kalır!” diye tahammül etmiştim ama sonra, “Çocuklarım büyüdü, ikisi de doktor oldu. Ekmeklerini ellerine aldılar. Madem kızım da istiyor ve destek veriyor. Tamam” dedim. Demez olaydım. AğlıyorKIZIM BANA ARKA ÇIKINCA DELİRDİPeki olaylar bu noktaya nasıl geldi?- Nereden başlayayım ki anlatmaya? Her pislik var bu adamda. Evlilik kurumuna saygısı yoktu. Defalarca aldattı. Ailemden kalan malı zorla elimden aldı. İntifa hakkını aldı. 3 bin metrekarenin içinde bir bahçe var. Ve bahçenin içinde bir ev. O ev kirada. Kirayı hep o hakkını nasıl aldı?- Tehdit, şantaj, bütün bunlar olurken size arka çıkan kimse olmadı mı?- Tabii ki hayır. Hep “Kocandır. Sabret, geçecek!” dendi. Her seferinde de yaptığı kötülüklerin dozu arttı. En son, “Lanet olsun!” diyerek onu kendi haline bırakmış, kızımın yanına, Antalya’ya Hatay’da, kızınız Antalya’da yaşıyordu. O da sizin mallarınızın üstünde Narlıdere’de oturuyordu, öyle mi?- hâlâ niye uğraşıyordu sizinle?- Çünkü ben onun oyuncağı gibiydim. Hem beni istemiyor ama onsuz bir hayat kurmama da izin vermiyordu. Sonunda kızım bana arka çıkınca delirdi. Çünkü artık bana eziyet edemiyordu. Yerimi bilmiyordu. Gülnur, o gün bana gelmek üzereydi. Bir saatlik mesafedeydi. Çocuğun arabasına GPS takıyor, arabayı takip ediyor. Arabaya vuruyor, sonra kızımı çıkarıyor. Yerimi soruyor. Söylemeyince de çocuğu vuruyor!Gülnur mezuniyet sonrası pratisyen hekim olarak çalışmaya başlamıştı. Yanında o sırada kimse var mıydı Gülnur’un?- Yurtta beraber kaldığı iki kız arkadaşı vardı. Birlikte tatil yapacaklardı benim Gülnur’u dinlemeseydimGPS’i nasıl takmış?- Arabanın bakımlarını o yaptırıyordu. O sırada takmış olabilir. Elinden her şey gelirdi, şeytan diyorum diğer kızlar nasıl anlatıyor o anı? - Bana “Bu olay olana kadar Gülnur çok neşeliydi, çok sevinçliydi senin yanına gelecek diye” dediler. Sonrasını dinlemeyi yüreğim kaldırmadı. Çünkü kızımın çok acı çektiğini söylediler. Daha fazlasını dinleyemedim. Kızım kendini benim için kurban etti. AğlıyorSiz aslında uzun yıllar boyunca hep böyle bir felaketten korktuğunuz için mi bu adamdan ayrılamadınız?- Evet. Ben Gülnur’a defalarca dedim “Yapabileceği kötülüğün haddi hesabı yok!” diye. O da “Bu bahanelerin arkasına sığınamazsın! Ya şimdi yaparsın ya da beni bir daha göremezsin!” dedi. Keşke onu dinlemeseydim. Keşkelerim bitmiyor. Ama boşanma kararı tamamıyla Gülnur’un yönlendirdiği, onun gerçekten çok istediği bir şeydi. Ben boşanmayla birlikte mal paylaşımında anne-babamdan kalan malları talep ettim. Buna da muydu?- Tabii ki hayır! Ben çalıştım hep. Çocuklarımın bu adamdan kurtulmasını istedim, okumalarını, başarılı olmalarını, bu pislikten uzakta yaşamalarını...ÇOK UZUN YAŞASIN VE ACI ÇEKSİN İSTİYORUMBöyle bir şiddet ortamında iki çocuğunuzun da tıp fakültesini kazanmaları müthiş. - Sebebi hem zeki olmaları hem de kötüyü görerek büyümeleri. Ben hep onlara siper oldum. “Okuyun kurtarın kendinizi, bu adamdan uzakta bir hayat kurmak sizin tek şansınız!” derdim. Oğlum Anadolu lisesinden mezun olup tıp fakültesini kazandı. Kızım ise Göztepe Kız Meslek Lisesi’nden mezun oldu. Çocuğu kuaför yapmak istiyordu. Ama Gülnur daha fazlasını istedi, iki yıl çalıştı, tıp fakültesine girmeyi bir ceza biraz olsun yüreğinizi ferahlatır? - Hiçbir ceza yüreğimi soğutmaz! Ben ölmesin diye dua ediyorum. Çok çok uzun yaşasın. Ve çok acı çeksin. Ölmeyi dilesin. Allah’a “Canımı al!” diye yalvarsın. Her gün yaşasın benim kızıma yaşattığı acıyı. Rabbim onu bin kere öldürse, benim ona öfkemi, kinimi bastıramaz! Benim iki cihanda iki elim yakasında. Narsist anne kimdir? Narsist anneler kendi çocuklarına nasıl zarar verir? Bir kız çocuğu annesinden sevgi yerine suçlama, öfke ve düşmanlık görürse büyüdüğünde nasıl bir insan olur? Çocukluğunda sevilmemiş olmak onun kişiliğini, dünyaya uyumunu nasıl etkiler?Bu sorular ilk kez aklınızdan geçiyor olabilir. Çünkü bugünlerde çokça izlenen Kırmızı Oda adlı dizide karşılaştığımız Alya karakteri yaşadıklarıyla hepimizin yüreğini dağlıyor. Eski ve bedenine büyük gelen kıyafetlerin içinde, solgun yüzü, sadece 45 kiloluk bedeni ve ürkek konuşmasıyla Alya, hepimize aynı soruyu sorduruyor Bir çocuk nasıl bu hale gelebilir?Yazı İçeriğiNarsist Anne Çocuğun Varlık Değerini ZedelerKendi Değerimizi Annemizin Gözlerinden ölçerizAnne-Kız Arasında Daha YaygınKimse Bilmediğini ÖğretemezNarsist Ebeveynlik Kuşaktan Kuşağa GeçerNarsist Anne Çocuğun Varlık Değerini ZedelerBir insanın annesiyle kurduğu ilişki bir anlamda içine doğduğu dünyayla kurduğu ilişkidir. Kim olduğumuzu, değerli olup olmadığını, sevilip sevilmeyeceğimizi annelerimizin bize verdiği değerden ve hissettirdiklerinden anlarız. Annemiz bizim kendimizi tanımlayacağımız bir ayna olarak durur karşımızda. Küçük bir çocuk olarak o aynaya baktığımızda gelecekteki yaşam kapasitemizi Değerimizi Annemizin Gözlerinden ölçerizAnnemizle kurduğumuz ilişki bazen bize iyi olduğumuzu, sevilmeyi hak ettiğimizi ve istediklerimizi başarabileceğimizi fısıldar. Bazen ise eksik, yanlış ya da kusurlu olduğumuzu ve sevilmeyi hak etmediğimizi çocukların özgüveni yüksek, kendi ihtiyaçlarının farkında, hayata uyum sağlayan yetişkinler olabilmeleri için benlik duygularını geliştirmeleri gerekir. Narsist anne ise çocuğunun bu ihtiyacını karşılayamaz tam tersine verdiği olumsuz mesajlarla onun yeterlilik duygusunu zedeler. İşte çocuklarının ihtiyaçlarını görmezden gelen, onlara koşulsuz sevgi ve duygusal destek sağlayamayan, kendi duygularını bencilce çocuğunun ihtiyaçlarının önünde tutan annelere narsist anne , bu çeşit bir ebeveynliğe de maternal narsizm adını Arasında Daha YaygınNarsist anne ya da baba tarafından büyütülen gerek kız gerekse erkek çocuklar duygusal tutarsızlıklar yaşayabilirler. Fakat narsisizm hakkındaki çalışmalar, bize anne kız arasında gelişen böylesi bir olumsuz ilişkinin kız çocuk üzerinde bıraktığı izler açısından özel bir dikkat gerektirdiğini gösteriyor. Tahmin edileceği gibi anne, kendi kızının yaşamında birinci derecede önemlidir. Kız çocuğu kendi varlığının önemini ve değerini annesinin sevgisinde, sözlerinde arar. Bu nedenle annesinin narsist tutumundan en çok kızlar zarar görür; anneler de –oğullarından çok- kendi kızlarını hedef Bilmediğini ÖğretemezPeki neden bazı anneler kızlarına karşı böyle acımasızdır? Genel olarak duygusal açıdan tam olgunlaşmamış, kendisini sevmeyen ve annesi tarafından koşulsuz olarak sevilip desteklenmemiş bazı kadınların kendi kız çocuklarına sevgiyle yaklaşamadıklarını biliyoruz. Bir başka deyişle bir kadının narsist bir ebeveynlik sergilemesinin nedeni kendisinin de sevgisiz büyütülmesidir. Çünkü hiç kimse kendi bilmediği şeyi öğretemez. Kendine güvenmek, kendisini beğenmek, kendisiyle barışık olmak da bir annenin ancak kendisinde varsa kızına da öğretebileceği değerlerdir. Daha önemlisi bunu kızına öğretebilmesi için annenin kızıyla ilgili, dengeli ve sevgi dolu bir ilişki geliştirmesi Karly McBride’ın, Boş Ayna adlı kitabında da belirttiği gibi narsist annelerle büyüyen kız çocukları, dengeli ve sevgi dolu bir ilişki yerine sıklıkla olumsuz tutumlarla karşılaşırlarNarsist anne kızının ne hissettiğinden çok nasıl göründüğüyle her şey anneyle anne empati kuramaz, kendi duygularıyla baş anne eleştirel ve annelerin kızları annelerinin sevgisini, onayını kazanmak zorunda Ebeveynlik Kuşaktan Kuşağa GeçerAnnenin sevgi dolu bir ebeveynlik gösterememesi çoğu zaman kendisinin de sevgi görmemesinden kaynaklanır. Hatta çoğu zaman bu sevgisizlik silsilesi kuşaktan kuşağa geçerek ailenin annelik’ modelini de etkiler. Oyun terapisti Byron Norton’un belirttiği gibi “Annelik tavrımız bizden sonraki 5 neslin ebeveynlik biçimini de etkileyecektir.” Bir başka deyişle annelik modeli, bir miras ya da aile kültürünün bir parçası olarak ileriki kuşaklara kendi doğal haliyle yeterince iyi olmadığı, sevgisini hak etmek için başka biri olması gerektiği mesajını veren anneler, kızlarında hayatları boyunca başetmek zorunda kalacakları bir güvensizlik ve mutsuzluk duygusu yeşertmeye başlarlar. Annesiyle ilişkisinde onay alamayan kız çocuğu, dünyada bir değerinin olmadığını, ne yaparsa yapsın yeterince sevilmeyeceğini öğrenir. Annesiyle içten bir ilişki kurabilmek için elinden geleni yapar ama bir türlü gerçek bir karşılık göremez. Bir süre sonra bu sevgisizliğin kendisinden kaynaklandığına karar verir. Yeterince iyi olmadığına, ne yaparsa yapsın sevilmeyeceğine çocuğu aile içinde değer görebilmek için annesinin beklentilerine uygun davranması gerektiğini hisseder. Seçtiği giysileri, arkadaşları, okuldaki başarısı kendi değerlerinin değil annesinin beklentilerinin bir zaman kız çocuğunun kendisi için değil, annesinin beklentileri için yaşadığını farketmesi uzun yıllar alır. Kızlar, büyüdükçe içten içe bir şeylerin eksik ve yanlış olduğunu bilir ama gerçek sorunun ne olduğunu anlayamazlar. Ebeveynlerinin yüksek standartlarına ve mutluluğuna adanmış bu hayatın kendi duygusal tercihlerini, yaşam biçimlerini hatta duygusal seçimlerini nasıl etkilediğini uzun zaman sonra fark makale ilginizi çektiyse Kızlarını Sevmeyen Anneler Maternal Narsizm’ ve Çocuklarda Narsizmi Tetikleyen Ebeveyn Tutumları’ adlı makalelerimize de göz atabilirsiniz.

bir baba kızını neden sevmez